27 Eylül 2011 Salı

epsxe nin 1.7.0 sürrümü

ePSXe, Playstation oyunlarını bilgisayarınızda oynamanızı sağlayan alanında en iyi emulatordür. Eğer Playstation'ınız yoksa bu program tam size göre.

Kullanım : .zip dosyasını herhangi bir dizine çıkarın. Kurulumdan sonra birkaç ayar yapmalısınız.

Ayarlar :
Buradan indirebileceğiniz .zip dosyasının içinden çıkan dosyaları ePSXe'nin kurulu olduğu dizindeki "bios" dosyasına atmalısız.

Daha sonra buradan innDireceğiniz .zip dosyasının içinden çıkan dosyaları ePSXe'nin kurulu olduğu dizindeki "plugins" dosyasına atmalısınız.

Artık ePSXe oyunlarını;

ePSXe, Playstation oyunlarını bilgisayarınızda oynamanızı sağlayan alanında en iyi emulatordür. Eğer Playstation'ınız yoksa bu program tam size göre.

Kullanım : .zip dosyasını herhangi bir dizine çıkarın. Kurulumdan sonra birkaç ayar yapmalısınız.

Ayarlar :
Buradan indirebileceğiniz .zip dosyasının içinden çıkan dosyaları ePSXe'nin kurulu olduğu dizindeki "bios" dosyasına atmalısız.

Daha sonra buradan indireceğiniz .zip dosyasının içinden çıkan dosyaları ePSXe'nin kurulu olduğu dizindeki "plugins" dosyasına atmalısınız.

Artık ePSXe oyunlarını;


  • ISO ile

  • PS-EXE ile

  • CD ile
    oynayabilirsiniz.

    Sistem Gereksinimleri :
    En Düşük :
    - P200 MMX
    - 256 MB RAM
    - İyi bir 3D ekran kartı

    Önerilen :
    - PII 500
    - 512 MB RAM
    - OpenGL destekli ekran kartı

  • Android’in dünü, bugünü ve geleceği

    Google’ın mobil işletim sistemi Android ilk çıktığı zamanlardan beri iOS’a rakip olarak gösteriliyor. Aslında piyasaya çıktığı ilk zamanlar iOS’a rakip olacak yetenekte bir işletim sistemi değildi fakat bugün rahatlıkla söyleyebiliriz ki pek çok konuda en az onun kadar yetenekli. Hatta bazı özellikleri ile iOS’un önüne dahi geçiyor. Bu yazımızda Android eskiden nasıldı, şimdi nasıl, gelecekte nasıl olacak/olabilir ona bir bakıyoruz.
    Android’in tarihi Ekim 2003′te Palo Alto’da Android şirketinin Andy Rubin, Rick Miner, Nick Sears ve Chris White tarafından kurulmasıyla başlıyor. Kuruculardan Andy Rubin şu an Google Mobil’den sorumlu üst düzey yönetici ve başkan yardımcısı olarak görevini sürdürüyor.
    Şirket 2005 yılında Google tarafından satın alınıyor. Bu zamana kadar geçen süre içinde Android’i herhangi bir mobil cihazda görmüyoruz. Şirket 2007 yılında ise şu an 84 üyesi bulunan Open Handset Alliance’ı kuruyor. Bu oluşumu Symbian şirketinin kurduğu Symbian vakfına benzetebiliriz.
    2007 yılının Kasım ayında ise Android uygulama geliştirme kitinin beta sürümü yayınlandı. Bundan yaklaşık bir sene sonra yani tarihler Eylül 2008′i gösterdiğinde ise Android’in 1.0 sürümü yayınlandı. Dikkat ettiyseniz Android şirketinin kurulması ve Android’in ilk sürümünün yayınlanması arasında neredeyse 5 sene var. Bir işletim sisteminin olgunlaşması için fazla uzun olmayabilir fakat burada 6 aydlık periyotlarla yenilenen bir sektörden bahsediyoruz ve böyle bir sektör için oldukça uzun bir süre. Android’in bu kadar popüler olmasının sebebi belki de kuluçka süresi diye adlandırabileceğimiz bu uzun süreydi. Firma, pek çok eksiği bulunan bir işletim sistemini piyasaya sürmek yerine seçimlerini akıllı telefonlarda bulunması gereken özelliklere sahip, kabul edilebilir derecede iyi bir sistem oluşturmaktan yana kullanmış gibi görünüyor.
    Android 1.0′ın temel özelliklerini Google servisleriyle entegrasyon, HTML ve XHTML destekli web tarayıcı, Android Market, multi-tasking, Wi-Fi ve bluetooth desteği olarak sıralayabiliriz. Multi-tasking özelliğini saymazsak Android’in ilk kararlı sürümünün özellikleri o zamanlar için nefes kesici sayılmazdı. İnsanları heyecanlandıran asıl husus Android’in açık kaynaklı mobil işletim sistemi olmasıydı. Bir de bu sistem Google gibi el attığı her işi layıkıyla yapan bir firmanın elinden çıkınca Android’e olan ilgi ister istemez arttı. Android 1.0 sürümüne sahip ilk akıllı telefon ise HTC’den geldi. HTC Dream o zamanlar için orta-üst diyebileceğimiz donanıma sahip, fiziksel klavyeli bir modeldi.

    HTC Dream (T-Mobile aynı ürünü G1 ismiyle sattı)
    Şubat 2009′da ise HTC Dream’e özel yapılan Android 1.1 sürümü çıktı. Bu sürüm 1.0′ın bazı eksikliklerini gideriyordu. Android’i yeni çıkan pek çok cihazda görmemiz ise Nisan 2009′da çıkan, 2.6.27 versiyon numaralı Linux çekirdeğiyle gelen Cupcake kod adlı 1.5 sürümüyle oldu. Cupcake ile birlikte AGPS desteği, sanal klavye, YouTube ve Picasa entegrasyonu geldi. Android pek çok cep telefonu üreticisi için artık oldukça cazip bir işletim sistemiydi.
    Aynı yılın Eylül ayında 1.6 (Donut) sürümü çıktı. Bu sürüm temelde çok büyük farklılıklar getirmiyor, onun yerine mevcut özellikleri iyileştiriyordu. 1.5 sürümünden en büyük farkı ses ile arama özelliğiydi. Bu özellik şimdiye kadar olanlardan biraz daha farklıydı çünkü ses ile arama özelliği ile yol tarifi alabiliyor, google araması yapabiliyordunuz. 1.6 sürümüne sahip herhangi bir cihaz satın almayı düşünen bilinçli kullanıcıların merak ettiği tek şey ise aldıkları telefona yakında çıkacak olan 2.0 (Eclair) sürüm güncellemesinin gelip gelmeyeceğiydi. Çünkü Eclair, kullanıcıların şikayet ettiği pek çok eksikliği gideriyordu.
    2009′un ekim ayında çıkan Eclair sürümü ile Android artık oldukça gelişmişti. Eskiden sadece orta ve üst seviye telefonlarda görülürken artık giriş seviyesindeki telefonlarda da görülmeye başlandı. Birden çok e-posta hesabı yönetebilme özelliği, Microsoft Exchange desteği, yeni kullanıcı arabiriminin yanında tam HTML5 desteğine de sahip internet tarayıcısı ile gelen 2.0 sürümü oldukça beğenilmişti. Adobe Flash desteği dışındaki eksikliklerin çoğu 3. parti yazılımlar ile gideriliyordu.
    Android’in tam olarak olgunlaşması ise Mayıs 2010′da çıkan Froyo sürümü ile oldu. Hotspot gibi 3. parti yazılımlarla sağlanan bazı özellikler işletim sistemine entegre olarak bulunuyor, Adobe Flash 10.1 desteği ile iPhone almayı düşünen pek çok kişiyi Android’li telefon almaya teşvik ediyordu. Yüklü uygulamaları sd karta aktarabilme özelliği oldukça beğenilmişti çünkü Android’li pek çok telefon düşük sayılabilecek depolama kapasitesiyle geliyordu. Yüklü uygulamaları güncellemek oldukça kolaylaşmıştı. 2.2 bazı tabletlerde de kullanıldı fakat tabletlere uygun bir arayüze sahip olmadığı için pek tutulmadı.


    HTC Sense arayüzlü Android 2.2 ana ekranı
    2010 Aralık ayında şu anda da kullandığımız Gingerbread kod adlı 2.3 sürümü piyasaya çıktı. NFC desteği ve klavyede yapılan iyileştirmeler dışında 2.2′nin üzerine pek fazla bir şey koymayan, daha çok stabilite ve arayüz konusundaki eksiklikleri gideren bu sürümün geliştirilmiş versiyonları şu an Android’li telefonlarımızda bulunuyor.

    Android 2.3'ten bir ekran görüntüsü
    2.2 sürümünü kullanan bazı tabletlerin bulunduğunu fakat tabletlere uygun bir arayüze sahip olmadığı için pek tutulmadığını belirtmiştik. Google, Android’li tablet ihtiyacına cevap vermek için Mayıs 2011′de holografik arayüze sahip Honeycomb’u kullanıcıların beğenisine sundu. 2.3′ün tablete uyarlanmış hali olan bu sürümü tablet piyasasına girmek isteyen firmalar oldukça sevdi. Öyle ki Honeycomb’lu tabletler Apple’ın tableti iPad’in satışlarını tehdit edecek kadar iyiydi. Çoğu firma birbirine benzer ürünler çıkarırken farklılık yaratıp piyasada adını duyurmak isteyenler fiziksel klavyeli tasarımlarıyla karşımıza çıktılar.
    Yazımızın bu kısmına kadar olan bölümünde Google’ın mobil işletim sistemi olan Android’in nereden nereye geldiğini özetlemeye çalıştık. Peki bundan sonra ne olacak?
    Önümüzdeki aylarda piyasaya çıkması beklenen Android’in Ice Cream Sandwich kod adlı 4.0 numaralı sürümü telefonlara uyarlanmış Gingerbread ile tabletlere uyarlanmış Honeycomb sürümünü bir araya getirip hem tabletlerde hem de telefonlarda aynı işletim sisteminin kullanılmasını sağlayacak.
    Ice Cream Sandwich sürümüyle birlikte tablet-telefon melezi 5” ekrana sahip tasarımları piyasada görmemiz mümkün. Bunun yanında ARM mimarisi gelişimini aynı hızda devam ettirirse önümüzdeki senelerde netbook ve giriş seviyesi notebook’larda kullanılmaya başlanabilir ve bu durum gerçekleşirse ARM işlemcili bilgisayarlarda Android kullanılabilir.
    Bu yazımızda Android’in nereden nereye geldiğini, nerelere gidebileceğini anlatmaya çalıştık. Bunu yaparken sizi fazla sıkmamak için çok fazla detaya inmemeye çalıştık ve sonuç olarak özet niteliğinde bir yazı ortaya çıktı. Umarız beğenmişsinizdir.
    kaynak:http://avea.pclabs.com.tr/544/google-androidin-dunu-bugunu-gelecegi/

    22 Eylül 2011 Perşembe

    USB port kontrol aygıtı yapımı

    nstructables deki bu proje ile USB portunuzun çalışıp çalışmadığını kolaylıkla anlayabileceksiniz. USB portunuzun çalışıp çalışmadığını anlamak için diğer usb cihazları takıp çıkarmanıza artık gerek yok. Bu proje ile kolaylıkla anlayabileceksiniz.

    USB port kontrol aygiti yapimi


    Gerekli malzemeler,
    Delikli kart yada pertinaks levha (üzerine devre elemanlarını dizmek için[olmasa da olur])
    USB girişi (Eski usb cihazlarından sökebilirsiniz.
    2 adet 22K direnç
    1 adet 1k direnç
    1 adet 100 ohm direnç
    1 adet 1.5 k resistor
    1 adet 3v3 zener diyot
    1 adet  1N4148 diyot
    2 led lamba (yeşil ve kırmızı)

    USB port kontrol aygiti yapimi


    Öncelikle üzerine devreyi çizeceğimiz pertinaks levhamıza aşağıdaki resimdeki devre şemasını geçiriyoruz.
    USB port kontrol aygiti yapimi

    Bu kağıda çıkarılan devre şemasının levha üzerine nasıl aktarıldığı ile ilgili bilgiyi google.com dan arayarak bulabilirsiniz.
    USB port kontrol aygiti yapimi


    Bu usb aygıtını yaparken yararlanacağımız devrenin çizimi şu şekilde olmalı;
    USB port kontrol aygiti yapimi


    USB port kontrol aygiti yapimi

    Daha sonra usb bağlantı ucu için eksi kullanmadığımız bir usb aygıtının ucunu çıkartıyoruz.
    USB port kontrol aygiti yapimi

    USB port kontrol aygiti yapimi


    Devre elemanlarını kart üzerine dizip lehimledikten sonra aygıtımız artık hazır.
    USB port kontrol aygiti yapimi


    Eğer usb portunuzda sorun var ise kırmızı led yanar, yada hiçbir led yanmaz. Eğer sorun yok, düzgün çalışıyor ise o zaman da yeşil led yanar.

    Gerilim çoklayıcı (Gerilim katlıyıcı) yapımı

    Gerilim çoklayicilar (Gerilim katliyicilar)

    Gerilim çoklayicilar (Gerilim katliyicilar)

    İlk simülasyonda görüldüğü gibi girişe uygulanan 5 voltluk bir AC sinyal çıkıştan yaklaşık 2 katı olarak ve doğrultulmuş olarak  alınıyor. Devre ilk çalıştığı an kondansatörler boş olduğu için kısa devre gibi gözükür 1 Kohmluk direnç kaynağın kısa devrenin oluşturduğu yüksek akımdan korur. Sinyal jeneretörü herhangi bir AC kaynağı temsil etmektedir. Diyotlar 1N400x serisi olabilir genelde 1N4001 idealdir. Kondansatörler 100 veya 1000 mikrofarat 16v. Fakat devreyi daha yüksek bir gerilimde çalıştırmak isteniyorsa örneğin giriş 12 volt, devremiz ikiye katlayacağı için çıkış yaklaşık 24 volt olur bu durumda kondansatörün voltaj değeri daha yüksek olmalıdır. Devrenin dezavantajı çıkıştan çekilen akımın düşük olması ama bir cep telefonu ve benzeri ekipmanı desteklemeye yeter.

    İkinci simülasyonda ise devre girişine uygulanan 5V AC sinyali yaklaşık üç katı bir değere yükseltiyor.

    Gerilim çoklayicilar (Gerilim katliyicilar)

    Gerilim çoklayicilar (Gerilim katliyicilar)

    9 Eylül 2011 Cuma

    Eskileri hatırlayıp biraz nostalji yapmaya nedersiniz. c64 amiga ve nes oyunları

             COMODORE64 










                                                       

    NES











                    

                                    
                                     AMİGA